Geçenlerde ilgili bakanlığın tüm daire başkanlıklarının bilumum departmanlarını didik didik aradım ve en ufak bir izine rastlamadım.Neyin mi? Eti için tavşan üretiminin. Domuz üretiminin bile teşvik ile ve kredilerle önü ciddi biçimde açıkken (kaldı ki anlamak mümkün değil) tavşanın adının bile anılmaması şok derecesinde şaşırtıcı. Niye mi?
Yağ ve kolesterol problemi olmayıp ,kalori ve protein değeri kırmızı ete yakın olduğu için. Avrupa’nın %40ı Meksika’ya doğru indiğinizde nüfusun %70ine varan tüketimi olduğu için.Kellesi tandırda kulakları tutkal sanayinde kürkü- ayakları kuyruğu hediyelik sektöründe , kanı iç organları yem sanayide gübresi bahçecilikte kullanıldığı için.3 dişi bir erkekten oluşan aile üreme tablosu süper süratli olduğu için.
Anaç bir tavşan hiç kayıp vermemesi halinde , o yılın sonuna kadar alt kümeleri ile birlikte 144 adede ulaşabiliyor. 50 yıldır ülkemizde rüştünü ispat etmiş olmakla birlikte maalesef sadece kırsalda yaşayan bazı ailelerin kümes üretimi ile et ihtiyaçlarına cevap aldıkları Yeni Zelanda tercih edilmesi sebebi ile 3 dişi bir erkek tavşan ailesinin yıllık et üretimi 1700 kg.dır.
500 kg.dan vaz geçtik ,yine elde var 1200 kg. Aylık 100 kg’la 4 kişilik bir ailede kişi başı günlük 800 gr. et tüketimi ile dünya sıralamasının başında yer almamız kaçınılmazdır. Kaldı ki ,yan mamullerinin değerlendirilmesi halinde ülke ekonomisine ayrıca katma değer sunmuş oluruz.Gelelim tüm bunların maliyetine.Sadece taze yeşillik ve su.
Ülkemizde nüfusun %10 u kırsalda yaşarken ,böylesi harika bir projenin yine devlet politikası ile hayat bulabileceği kaçınılmazdır.
Sağlam kafa, ancak sağlam bir vücutta bulunabiliyorken ; protein beyinli bir Türk nesli yerine bulgur beyinli bir nesil hedefleyenler olabilirimi dersiniz? Esen kalın